Duygusal bir düzeyde katılıyorum ama pragmatik düzeyde katılmıyorum.
 - I agree on an emotional level, but on the pragmatic level I disagree.
Tom çok daha pragmatikti.
 - Tom was much more pragmatic.
Ben sadece faydacı davranıyorum.
 - I'm just being pragmatic.
The sturdy furniture in the student lounge was pragmatic, but unattractive.