Shall I cook dinner for you?
- Sizin için akşam yemeği pişireyim mi?
Could you cook a skewer for me, please?
- Bana bir şiş pişirir misin, lütfen?
This style of cooking is peculiar to China.
- Bu tarz pişirme Çin'e özgüdür.
She is quite ignorant of cooking.
- O, yemek pişirmede oldukça bilgisizdir.
Tom told Mary that the cake she baked tasted good.
- Tom Mary'ye pişirdiği kekin tadının iyi olduğunu söyledi.
The best cookies I've ever eaten are the ones that your mother baked for me.
- Benim şimdiye kadar yediğim en iyi kurabiyeler annenin benim için pişirmiş olduklarıdır.
His wife being out, he cooked dinner for himself.
- Karısı dışarıda olduğu için, kendisine akşam yemeği pişirdi.
The two boys cooked their meal between them.
- İki erkek çocuk yemeklerini kendi aralarında pişirdi.