Bunu yapmasına izin verilen tek kişi ben değildim.
- I wasn't the only one who was permitted to do that.
Sigaranı söndür. Burada sigara içmeye izin verilmez.
- Put out your cigarette. Smoking's not permitted here.
Onların Kanada'ya geçmeleri için izin verilmedi.
- They were not permitted to cross into Canada.
Tom bunu yapmak için izinli.
- Tom is permitted to do that.