pençele

listen to the pronunciation of pençele
Турецкий язык - Английский Язык
{f} paw

Your dog has huge paws! - Senin köpeğinin büyük pençeleri var!

Kangaroos have two small forepaws and two large, strong hind paws. - Kanguruların iki küçük ön pençesi ve iki büyük, güçlü arka pençeleri vardır.

{f} claw

A cat was sharpening its claws against a post. - Bir kedi bir direğe karşı pençelerini biliyordu.

Mary’s cat is so sweet that I really don’t mind him curling up in my lap, but the way he insists on kneading my legs with his claws makes me feel like a pincushion. - Mary'nin kedisi o kadar tatlı ki onun kucağımda kıvrılıp yatmasını gerçekten umursamıyorum fakat pençeleriyle bacaklarımı ovmakta ısrar etme tarzı bana iğne yastığı gibi hissettiriyor.

pençelemek
claw
pençelemek
(for an animal) to strike at (someone, something) with its paw, claw, or talons; to paw, maul; to claw
pençelemek
to sole (a shoe)
pençelemek
to claw, to paw; (ayakkabı) to resole
pençelemek
paw
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение pençele в Турецкий язык Турецкий язык словарь

pençelemek
Pençesiyle kapmak, yakalamak, pençe vurmak
pençelemek
Ayakkabıya pençe vurmak