You'd be amazed how much time Tom spends playing games.
- Tom'un oyun oynayarak ne kadar çok zaman harcadığına şaşırırdın.
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
Do you know how to play chess?
- Satranç oynamayı biliyor musun?
I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
I like playing football.
- Futbol oynamayı severim.
She used to play poker with us.
- O, bizimle poker oynardı.
He used to play poker with us.
- O, bizimle poker oynardı.
I'm feeling a little frisky.
- Kendimi biraz oynak hissediyorum.
Don't toy with her affections.
- Onun duyguları ile oyun oynama.
You think you can toy with me, but I don't play games.
- Benimle oynayabileceğini düşünüyorsun ama ben oyun oynamam.
The children played with toy blocks.
- Çocuklar oyuncak bloklarla oynadılar.
Bill often plays with toys by himself.
- Bill genellikle tek başına oyuncakları ile oynar.