Sebep olmadan asla kızgın olmam.
 - I'm never angry without reason.
Farragut, New Orleans'ı savaş olmadan ele geçirdi.
 - Farragut captured New Orleans without a fight.
Mütevazilik olmaksızın cesaret tehlikeli bir oyundur.
 - Without humility, courage is a dangerous game.
O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.
 - He believed that blacks could win their fight for equal rights without violence.
Biz o olmadan gitmek zorunda kalabiliriz.
 - We may have to go without her.
O olmadan bunu yapamayız.
 - We can't do this without him.
Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
 - You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
Tom Mary'nin onsuz yaşayabileceğini sanmıyor.
 - Tom doesn't think Mary can live without him.
Tom sizin izniniz olmadan gitmedi.
 - Tom wouldn't leave without your permission.
İnsanlar sizin hakkınızda duydukları bütün iyi şeyleri sorgulayacak fakat bütün kötü şeylere tereddüt etmeden inanacaklardır.
 - People will question all the good things they hear about you but believe all the bad without a second thought.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
 - It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.