Berbat bir çığlık sesi onu ürpertti.
- The sound of an awful scream made him shudder.
Dün berbat bir kaza oldu.
- An awful accident happened yesterday.
Söylediğim şey hakkında çok çok kötü hissediyorum.
- I feel awful about what I said.
Çok kötü görünüyorsun. Ne oldu?
- You look awful. What happened?
O, korkunç bir gündü.
- That was an awful day.
Burada çok az mağaza var ve sinema da korkunç.
- There are very few shops and the cinema is awful.
Bu, iki kişi için oldukça çok şey gibi görünüyor.
- That looks like an awful lot for two people.
Ben geç kaldığım için çok üzgünüm.
- I'm awfully sorry that I was late.
Müthiş bir bisikletim var.
- I have an awful bike.
Ne müthiş bir dünyada yaşıyoruz!
- What an awful world we live in!