Acımasız hükümetler sık sık siyasi muhaliflerini cezaevine sokarlar.
 - Tyrannical governments frequently put their political opponents in prison.
Kamuoyu, destekçiler ve muhalifler olarak keskin bir şekilde bölündü.
 - Public opinion has been sharply divided into supporters and opponents.
Partide,onun politik rakiplerinden biri onu birçok misafirin önünde küçük düşürdü.
 - At the party, one of his political opponents humiliated him in the presence of many guests.
Onlar iyi rakiplerdi.
 - They were good opponents.
Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar.
 - Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops.
Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar.
 - Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops.
Aday rakibi karşısında vahşi suçlamalar yaptı.
 - The candidate made wild accusations against his opponent.