Et henüz hazır değil.
 - The meat's not ready yet.
Yemek henüz hazır değil.
 - The food's not ready yet.
Bugün erkenden hazır olmak için dün eşyalarını topladı.
 - She packed yesterday, so as to be ready early today.
Akşam yemeği hazır olmak üzeredir.
 - The dinner is almost ready.
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
 - Hurry up! You should be ready by now.
Hazırlıklı bir konuşma yaptım.
 - I had a speech ready.
Ne gelirse gelsin hazırlıklı olmalıyız.
 - We ought to be ready for whatever comes.