Eğer şimdi başlarsan vaktinde varman gerekir.
- You ought to be on time if you start now.
Tom birazcık hız limitinin üzerinde sürerse vaktinde havaalanına yetişebileceğini düşündü.
- Tom thought he could reach the airport on time if he drove a little over the speed limit.
Sen tam zamanında geldin.
- You're right on time.
Oyun tam zamanında başladı.
- The play began exactly on time.
Zamanında olmak istiyorsan, 11:00'e kadar orada olmalısın.
- If you want to be on time, you should be there by 11 o'clock.
Uçak zamanında kalktı.
- The airplane took off on time.
Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.
- In the end I ran to the station, and somehow got there on time.
The train arrived on time for the first time this week.
... And yet despite 50 years of work in real time ...
... So any time your body's in stress response, those ...