That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
- O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.
They said the deal was foolish.
- Onlar anlaşmanın aptalca olduğunu söyledi.
I can read Chinese fairly well, but I can't write it very well.
- Ben Çince'yi oldukça iyi okuyabilirim ama çok iyi yazamam.
We think someone, and we know very well who, used the boss's cup.
- Birinin patronun fincanını kullandığını ve kim olduğunu çok iyi bildiğimizi düşünüyoruz.
She sang pretty well.
- O oldukça güzel söyledi.
To my surprise, she spoke English very well.
- Benim için sürpriz oldu, o çok iyi İngilizce konuştu.
We agreed that his actions were warranted.
- Onun eylemlerinin haklı neden olduğunu kabul ettik.
Tom was glad that Mary agreed with him.
- Mary kendisiyle aynı görüşte olduğu için Tom memnundu.
It's okay to cry when you're sad.
- Üzgün olduğunuzda ağlamak sorun değil.
Any book will be okay as long as it is interesting.
- İlginç olduğu sürece herhangi bir kitap iyi olacaktır.
I doubt that Tom has the courage to do what really needs to be done.
- Tom'un gerçekten yapılması gerekeni yapma cesareti olduğundan şüpheliyim.
I thanked him for what he had done.
- Yapmış olduğundan dolayı ona teşekkür ettim.
What's the matter with you? You look pale.
- Sana ne oldu? Solgun görünüyorsun.
What's the matter, Tom? Are you going to cry?
- Ne oldu, Tom? Ağlayacak mısın?