It took me three days to read through this book.
- Bu kitabı okumak üç günümü aldı.
It is easy for me to read this book.
- Bu kitabı okumak benim için kolay.
Tom says that he hasn't yet had time to read the report.
- Tom, raporu okumak için henüz zamanı olmadığını söylüyor.
Why should Japanese people have to study English? Foreigners should have to study Japanese! What you say makes sense!
- Japon halkı neden İngilizce okumak zorunda olmalı? Yabancılar Japonca okumak zorunda olmalı! Söylediğin mantıklı geliyor!
You should take the time to read the contract carefully.
- Sözleşmeyi dikkatli bir şekilde okumak için zaman ayırmalısın.
Tom took his time reading the contract.
- Tom sözleşmeyi okumak için zaman ayırdı.
I want to study math.
- Ben matematik okumak istiyorum.
Why do you want to study abroad?
- Neden yurtdışında okumak istiyorsun?
I prefer reading to writing.
- Okumayı yazmaya tercih ederim.
Do you think this book is worth reading?
- Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun?
I enjoy the challenge.
- Meydan okumaktan hoşlanıyorum.
I'm up for the challenge.
- Meydan okumak için hazırım.
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
I have never read that book.
- O kitabı hiç okumadım.
Tom likes to stay home and read books on weekends.
- Tom hafta sonlarında kitap okumak için evde kalmaktan hoşlanır.
I have no time to read books.
- Kitap okumak için zamanım yok.
Tom wants to read a book.
- Tom kitap okumak istiyor.
I went to the library to read a book.
- Ben bir kitap okumak için kütüphaneye gittim.
Do not read books in such a dim room.
- Böylesine loş bir odada kitap okumayın.
I do not read his novels.
- Ben onun romanlarını okumam.
They are reading their newspapers.
- Onlar kendi gazetelerini okuyor.
Is she reading a book? Yes, she is.
- O bir kitap okuyor mu? Evet, o okuyor.
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
I have no time to read books.
- Kitap okumak için zamanım yok.
My decision to study abroad surprised my parents.
- Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
I made a decision to study abroad.
- Yurtdışında okumaya karar verdim.
Tom reads nothing but fiction.
- Tom kurgudan başka bir şey okumaz.
Tom never reads the newspaper.
- Tom asla gazete okumaz.