nicht oft

listen to the pronunciation of nicht oft
Английский Язык - Турецкий язык

Определение nicht oft в Английский Язык Турецкий язык словарь

rarely
nadiren

Emekli olur olmaz insanlar seni nadiren görmeye gelirler. - People rarely come to see you once you are retired.

Bu yapılar nadiren, kırk yılda bir, konuşma İngilizcesinde olurlar. - These structures would rarely, if ever, occur in spoken English.

seldom
nadiren

Talihsizlikler nadiren birer birer gelirler. - Misfortunes seldom come singly.

Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır. - He seldom gets sick because he is careful about his health.

rarely
ayda yılda bir

O, ayda yılda bir kiliseye gider. - He rarely goes to church.

seldom
seyrek olarak
rarely
seyrek olarak

O seyrek olarak kiliseye gider. - He rarely goes to church.

seldom
arada bir

Ben artık onu arada bir yapıyorum. - I seldom do that anymore.

rarely
(Bilgisayar) ayda bir
rarely
bayramdan bayrama

O, bayramdan bayrama kiliseye gider. - He rarely goes to church.

rarely
binde bir
seldom
kırk yılda bir

O, nadiren, kırk yılda bir, karanlık çöktükten sonra dışarı çıkar. - She seldom, if ever, goes out after dark.

Nadiren, kırk yılda bir, kendi başına sinemaya gider. - She seldom, if ever, goes to movies by herself.

seldom
seyrek

O çok dikkatlidir bu nedenle seyrek hata yapar. - She is very careful, so she seldom makes mistakes.

Tom seyrek şarkı söyler ama sanırım bu gece söyleyecek. - Tom seldom sings, but I think he will tonight.

seldom
pek az
not often
değil sık sık