Bir çocukluk hastalığı onu kör bıraktı.
- A childhood illness left her blind.
Geçen Haziran Yumiko, bir çocukluk arkadaşıyla evlendi.
- Yumiko married a childhood friend last June.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
- Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
Larry Ewing evli ve iki çocuk babasıdır.
- Larry Ewing is married and the father of two children.
Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
- It is dangerous for children to play in the street.
Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
- In childhood, time passes slowly.
O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
- He gathered his children around him.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.