Tek bir şirkete bağlanmak istemiyorum.
 - I don't want to be tied to one company.
Onlar hırsızı ağaca bağladılar.
 - They tied the thief to the tree.
Anne, kızının saçına bir kurdele bağladı.
 - The mother tied a ribbon in her daughter's hair.
Ben şu anda bağlıyım.
 - I'm tied up right now.
Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık.
 - We were tied to our decision because we signed the contract.
Uyandığımda, kendimi bağlanmış buldum.
 - When I woke up, I found I had been tied up.
Rıhtıma bağlanmış birkaç balıkçı teknesi var.
 - There are a number of fishing boats tied up at the dock.