They buried him in his grave.
- Onlar onu mezarına gömdüler.
He is digging his own grave.
- O, kendi mezarını kazıyor.
There was only a simple white cross to mark the soldier's tomb.
- Askerin mezarını işaretlemek için yalnızca basit bir beyaz haç vardı.
What is learned in the cradle is carried to the tomb.
- Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.