mezarın

listen to the pronunciation of mezarın
Турецкий язык - Английский Язык

Определение mezarın в Турецкий язык Английский Язык словарь

mezar
grave

Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours. - Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu.

He is digging his own grave. - O, kendi mezarını kazıyor.

mezar
tomb

What is learned in the cradle is carried to the tomb. - Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.

I wonder who's buried in that tomb. - O mezarda kimin gömülü olduğunu merak ediyorum.

mezarın kapak taşı
ledger
mezarın üstündeki toprak yığını
burial mound
mezar
{i} vault
mezar
gravestone
mezar
sepulchre
hazır mezarın ölüsü
(Konuşma Dili) He/She expects everything to be handed to him/her on a silver platter
mezar
rest
mezar
burial place
mezar
sepulcher
mezar
bed
mezar
grave, tomb, sepulchre, sepulcher
mezar
burying
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение mezarın в Турецкий язык Турецкий язык словарь

MEZAR
(Osmanlı Dönemi) Ziyaret yeri. Ziyaretgâh
MEZAR
(Osmanlı Dönemi) Mezar. Kabir. Ölünün gömüldüğü yer. Makber
Mezar
(Osmanlı Dönemi) TENGNA
mezar
"ziyaret yeri, ziyaret edilen yer" Ölünün gömülü olduğu yer, kabir, sin, makber, gömüt
mezar
Ölünün gömülü olduğu yer, kabir, sin, makber, gömüt: "Mezar, tabuta yakın yerdeymiş ve cenaze dilencilerle kalabalıklaşmıştı."- M. Ş. Esendal