O, ayrılmadan önce akrabalarının kucakladı.
 - He embraced his relatives before he left.
O, akrabaları ile aynı fikirde değil.
 - He disagrees with his relatives.
Bu göreceli ve belirsiz.
 - This is relative and ambiguous.
Bugün, Güneydoğu'da göreceli bir barış havası vardır.
 - Today, there is a climate of relative peace in the south-east.
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
 - You can use a psychrometer to measure relative humidity.
Yakın bir komşu, uzak bir akrabadan daha iyidir.
 - A close neighbor is better than a distant relative.
Yakında yaşayan bir yabancı uzakta yaşayan bir akrabadan daha iyidir.
 - A stranger living nearby is better than a relative living far away.