O, resimler vasıtasıyla fikrini açıkladı.
- She explained her idea by means of pictures.
Bazı kaçış vasıtaları bulmalıyız.
- We must devise some means of escape.
Mümkün olan tüm araçlar denendi.
- All possible means have been tried.
Olası tüm araçları denedim.
- I tried all possible means.
O, kazandığından çok para harcıyor.
- She lives beyond her means.
Tom kazandığından çok para harcıyor.
- Tom lives beyond his means.
İngilizce bir haberleşme aracıdır.
- English is a means of communication.
Dil bir iletişim aracıdır.
- Language is a means of communication.
Eldeki tüm imkanları kullanarak görevi bitirmelisin.
- You must finish the task by any means necessary.
İmkanlarının ötesinde yaşamamalısın.
- You must not live beyond your means.
Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır.
- A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation.
Taşımacılık araçlarımız yok.
- We have no means of transportation.
Sonuç asla tatmin edici değildi.
- The result was by no means satisfactory.
Onun asla cesareti eksik değil.
- He is by no means wanting in courage.
Bunu kelimelerle tasvir etmek olanaksızdır.
- It is impossible to depict that by means of words.
Tom olanaklarının ötesinde iyi yaşıyordu.
- Tom was living well beyond his means.
Bu işaret yürüme anlamına gelir.
- This signal means don't walk.
Onunla, Boeing diğer sorunların da olabileceği, ama mürettabat işini doğru şekilde yaparsa bir kazadan kaçınılabileceği anlamına gelir.
- By that, Boeing means that there may also have been other problems, but that an accident could have been avoided if the crew had done their job correctly.
O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
- He contrived a means of speaking to Nancy privately.
Onu ikna etmek için her yolu kullanmalıyız.
- We have to use every means to persuade him.
Tatoeba Japoncada mesela demektir.
- Tatoeba means for example in Japanese.
Eğitim okula gitmekten daha fazla bir şey demektir.
- Education means something more than going to school.
Ne pahasına olursa olsun, onu istediğini söyledin!
- You said you wanted it by any means!
Şüphesiz onu ben yapacağım.
- I'll do it by all means.
İngiliz dili şüphesiz en kolay ve aynı zamanda uluslararası iletişimin en etkili aracıdır.
- The English language is undoubtedly the easiest and at the same time the most efficient means of international communication.
Some kind of writer. He didn't have to make a living; he had means.
... grounds, but they have awfully similar technological means to attain their ends. ...
... third, it is the means to intervene more wisely and more effectively in the real world to ...