The caddie carried his golf clubs.
- Malzemeci golf kulüplerini taşıdı.
We get the materials from Malaysia.
- Malzemeleri Malezya'dan alırız.
This material stretches easily.
- Bu malzeme kolayca esner.
Tom picked up his box of stuff and left.
- Tom malzeme kutusunu aldı ve bıraktı.
Tom gathered his stuff and left.
- Tom malzemelerini topladı ve gitti.
The king, convinced, told the tailors to prepare the outfit, but he also couldn't see this material.
- Kral, ikna oldu, terzilere kıyafet hazırlamalarını söyledi ama bu malzemeyi de göremedi.
Great care has been taken to use only the finest ingredients.
- Sadece en iyi malzemeleri kullanmak için büyük özen gösterilmiştir.
Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.
- Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.
They sell sporting goods.
- Onlar spor malzemeleri satıyorlar.
A crane raises heavy construction materials.
- Bir vinç ağır inşaat malzemelerini kaldırır.
We got all the materials together.
- Bütün malzemeleri toparladık.
Please ask the secretary to stock the office supplies in the storage room.
- Lütfen sekreterden ofis malzemelerini, depo odasına stok etmesini isteyin.
This product is both a floor polish and a dessert topping.
- Bu ürün hem bir zemin cilası hem de bir tatlı kaplama malzemesidir.
What's your favorite pizza topping?
- Favori pizza malzemen nedir?
Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.
- Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.