Tom'un Avustralya'da bir kalem arkadaşı var.
 - Tom has a pen pal in Australia.
Onun birkaç mektup arkadaşı var.
 - She has a few pen pals.
Bana yardım ettiğin için teşekkürler, ahbap.
 - Thank you for helping me, pal.
Hey, dostum, sen ne düşündüğümü düşündüğünü düşündüğümü düşünüyor musun yoksa ne düşündüğümü düşündüğünü mü düşünüyorsun? Bekle, her neyse sen kimsin?
 - Hey, pal, are you thinking what I think you think I'm thinking, or are you thinking what you thought I've been thinking? Wait, who are you anyway?
Onlar eski dostlar gibi birbiriyle konuşuyorlardı.
 - They were talking together like old pals.