I like to listen to classical music.
- Klasik müzik dinlemeyi severim.
When Justin Bieber started his music career, he was fourteen years old.
- Justin Bieber müzik kariyerine başladığında on dört yaşındaydı.
Tom and Mary are sitting at a table over near the jukebox.
- Tom ve Mary Paralı müzik kutusunun yanında bir masada oturuyorlar.
Tom is sitting next to the jukebox.
- Tom, müzik kutusunun yanında oturuyor.
I got a new stereo at that store.
- O dükkânda yeni bir müzik seti aldım.
He could not buy the stereo set at such a price.
- Böyle bir fiyata müzik seti satın alamazsın.
Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.
- Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.
I got a music box for my birthday.
- Doğum günüm için bir müzik kutusu aldım.
Tom is a country music legend.
- Tom bir country müzik efsanesidir.
I am listening to country music.
- Ben country müzik dinliyorum.
She listens to religious music.
- O, dini müzik dinler.
Tom was a jazz guitarist before he started playing country music.
- Tom kantri müzik yapmaya başlamadan önce bir caz gitaristiydi.
Tom and Mary are sitting at a table over near the jukebox.
- Tom ve Mary Paralı müzik kutusunun yanında bir masada oturuyorlar.
My favorite music is pop music.
- Benim en sevdiğim müzik pop müziktir.
I'd like to listen to pop music.
- Pop müzik dinlemek istiyorum.
Young people like popular music.
- Genç insanlar popüler müzikten hoşlanır.
As is often the case with educated people, he likes classical music better than popular music.
- Genellikle eğitimli insanlarda olduğu gibi o klasik müziği popüler müzikten daha çok seviyor.