mülteci

listen to the pronunciation of mülteci
Турецкий язык - Английский Язык
refugee

Refugees hid under the bridge. - Mülteciler köprünün altında saklandı.

Food and blankets were given to the refugees. - Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.

(Hukuk) refugee, exile
fugitive

Tom was caught harboring a fugitive. - Tom bir mülteciye yataklık ederken yakalandı.

refuge

The refugees in that camp have been living from hand to mouth for a month. - O kamptaki mülteciler bir aydır kıt kanaat geçinmektedirler.

Refugees hid under the bridge. - Mülteciler köprünün altında saklandı.

{i} expatriate
displaced person
asylum

The embassy denied political asylum to foreign refugees. - Elçilik, yabancı mültecilere siyasi sığınmayı reddetti.

mülteci olma durumu
(Hukuk) refugee status
mülteciler
refugees

Food and blankets were given to the refugees. - Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.

The refugees in that camp have been living from hand to mouth for a month. - O kamptaki mülteciler bir aydır kıt kanaat geçinmektedirler.

Cenevre Mülteci Anlaşması
(Hukuk) Geneva Refugee Convention
avrupa mülteci kanunu
(Kanun) european refugee act
ülke içi mülteci
(Politika, Siyaset) internally displaced people
Турецкий язык - Турецкий язык
Başka bir ülkeye veya yere sığınmış olan kimse, sığınmacı, sığınık
(Osmanlı Dönemi) sığınan
MÜLTECİ
(Osmanlı Dönemi) İltica eden, sığınan
mülteci
Избранное