Japonya'da birçok efsane vardır.
- There are a lot of legends in Japan.
Efsaneye göre bu ormanda bir zamanlar hayalatler varmış, o yüzden de insanlar girmezlermiş.
- According to legend, those woods used to be haunted, so people would avoid entering.
Molada bacaklarımı germek için kalktım.
- During the intermission I got up to stretch my legs.
Kanepeye oturdu ve bacak bacak üstüne attı.
- He sat on the bench and crossed his legs.
Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.
- Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs.
On üç yaşındayken içinde bulunduğum bir araba kazasından dolayı hâlâ sol bacağımda bir izim var.
- I still have a scar on my left leg from a car accident I was in when I was thirteen years old.
Birçok insan kollarını ya da bacaklarını kaybetmiş.
- Many had lost their arms or legs.
Onun uzun kolları ve bacakları var.
- She has long arms and legs.
Ayakları kırık sandalyeleri at.
- Throw away the chairs whose legs are broken.
Benim ellerim ve ayaklarım şişti.
- My hands and legs are swollen.
Dan won't be able to come to the party, since he broke his leg last week and is now on crutches.
... You've got a leg up on a lot of folks. ...