O ona önemli bir meblağ verdi.
 - He gave her a substantial sum.
Merkür, Güneş'e çok yakındır ve önemli bir atmosferi yoktur.
 - Mercury is very close to the Sun and has no substantial atmosphere.
Nakit kullanmak sana paranın gerçekten önemli olduğunu düşündürür.
 - Using cash makes you think money is truly substantial.
Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
 - The stability of Chinese economy is substantially overestimated.