lancieren

listen to the pronunciation of lancieren
Немецкий Язык - Турецкий язык
F pistonlamak
l. ileri sürmek, atmak, cikarmak; salmak, firlat-mak, savurmak, lanse etm
Английский Язык - Турецкий язык

Определение lancieren в Английский Язык Турецкий язык словарь

launch
{f} piyasaya sürmek
launch
{f} fırlatmak

Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi. - Better to extend an olive branch than launch a missile.

Torpidoları fırlatmak için hazırlanın. - Prepare to launch torpedoes.

launch
(Bilgisayar) başlat

Düşman bize bir saldırı başlattı. - The enemy launched an attack on us.

Japonya, 1937 Temmuz ayında yeni bir Çin işgali başlattı. - Japan launched a new invasion of China in July, 1937.

launch
lanse etmek
launch
(Bilgisayar) çalıştırmak
launch
(Askeri) gemiyi denize indirmek
launch
büyük motorlu sandal
launch
(gemiyi) suya indirme
launch
{i} fırlatma

Roketler bir fırlatma rampasından ateşlendi. - The rockets were fired from a launching pad.

Uydu fırlatma canlı olarak yayınlandı. - The satellite launch was broadcast live.

launch
başlatmak(yeni iş)
launch
{f} fırlat

Yapay uydu yörüngesine fırlatıldı. - The artificial satellite was launched into the orbit.

Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi. - Better to extend an olive branch than launch a missile.

launch
{f} çıkmak
launch
işkampaviye
launch
başlatmak mızrak gibi atmak
launch
roketi fezaya fırlatma
launch
(to) çalıştırmak, başlatmak
launch
(to) başlatmak
launch
{f} denize indirmek
launch
(Askeri) İSKAMPAVYE: Gemiden karaya personel ve yük taşımak için kullanılan, motorlu veya kürekle çekilir, büyük sandal
launch
gemiyi kızaktan suya indirme
Немецкий Язык - Английский Язык
to spread
to launch
launch
eine Nachricht in die Presse lancieren
to get a report into the papers
etw. lancieren (Idee, Plan)
to float something (idea, plan)