Ölümün yüzü karşısında güçsüzdü.
 - He was powerless in the face of death.
O, kendi hayatı hakkında güçsüz hissediyor.
 - He feels powerless about his own life.
Kadınlar fiziksel olarak erkeklerden daha güçsüzdür.
 - Women are physically weaker than men.
O, hastalığından sonra hâlâ güçsüzdü.
 - She was still weak after her illness.
Kahvemi hafif severim.
 - I like my coffee weak.
Kahvemi hafif istiyorum.
 - I'd like my coffee weak.
Çok aciz hissetmekten hoşlanmıyorum.
 - I don't like feeling so powerless.