He did a check on the quality.
- O, bir kalite kontrol yaptı.
Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
- Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
Inflation is getting out of control.
- Enflasyon kontrolün dışına çıkıyor.
Tom got a grip on his emotions.
- Tom duygularını kontrol altına aldı.
I'm controlling myself not to lose my head.
- Başımı kaybetmemek için kendimi kontrol ediyorum.
The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
- Önümüzdeki 4 ila 6 hafta, büyük Ebola salgınını kontrol etmekte çok önemlidir.
Things got a little out of hand.
- İşler biraz kontrolden çıktı.
Tom's right hand began to shake uncontrollably.
- Tom'un sağ eli kontrol edilemez bir biçimde titremeye başladı.
Korea received an inspection from the International Atomic Energy Agency.
- Kore, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından kontrol edilmiştir.
Tom is checking ID's.
- Tom kimlikleri kontrol ediyor.
I'm checking options.
- Seçenekleri kontrol ediyorum.
The pilot controls the engine power using the throttle.
- Pilot, valf kullanarak motor gücünü kontrol eder.
The pilot was having trouble controlling the aircraft.
- Pilot, uçağı kontrol ederken zorluk yaşadı.
The puppets are controlled by wires.
- Kuklalar teller tarafından kontrol edilir.