Tom leaned down to smell the flower.
- Tom çiçeği koklamak için eğildi.
It is impolite, or even gross, to smell food in Tanzania.
- Tanzanya'da yiyecek koklamak, kibar olmayan hatta çok görgüsüzce bir davranıştır.
Coal, charcoal, coal coke and petroleum coke are used as fuels.
- Kömür, mangal kömürü, kok kömürü ve petrol koku yakıt olarak kullanılmaktadır.
This smells like cheese.
- Bu, peynir gibi kokuyor.
The girl is smelling the flowers.
- Kız çiçekleri kokluyor.
When he came and found me, his whole body reeked of alcohol.
- O geldiğinde ve beni bulduğunda, onun bütün vücudu alkol kokuyordu.
Layla was reeking of alcohol.
- Leyla alkol kokuyordu.
Tom picked a flower and smelled it.
- Tom bir çiçek kopardı ve onu kokladı.
It seems like the cat smelled a mouse.
- Kedi bir fare kokusu aldı gibi görünüyor.
The girl is smelling the flowers.
- Kız çiçekleri kokluyor.
Tom is smelling the flowers.
- Tom çiçekleri kokluyor.
This is the first time I've ever smelt this perfume.
- Bu, bu parfümü şimdiye kadar ilk koklayışım.
Sami's cigarettes smelt like marijuana.
- Sami'nin sigaraları marihuana gibi kokuyordu.
It's so wonderful to smell freshly made coffee!
- Taze yapılmış kahveyi koklamak çok harika!
It is impolite, or even gross, to smell food in Tanzania.
- Tanzanya'da yiyecek koklamak, kibar olmayan hatta çok görgüsüzce bir davranıştır.