Uranus'un kara, kaya parçaları şeklinde nesneleri içeren, onbir bilinen halkası vardır.
- Uranus has eleven known rings, which contain dark, boulder-sized particles.
Bilinen bir hata bilinmeyen bir gerçekten daha iyidir.
- A known mistake is better than an unknown truth.
Ben tam saati bilmek istiyorum.
- I'd like to know the exact time.
Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
Tom Mary'yi daha iyi tanımak istedi.
- Tom wanted to get to know Mary better.
Tom Mary'yi daha iyi tanımak istiyor.
- Tom wants to get to know Mary better.
Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir.
- The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.
Formülleri ezberlemek yeterli değil. Onların nasıl kullanılacağını bilmen gerek.
- It's not enough to memorize the formulas. You need to know how to use them.
Onun adı kasabadaki herkes tarafından bilinmektedir.
- His name is known to everyone in the town.
Geçen yüzyılın ortasına kadar Japonya'nın feodal bir devlet olduğu iyi bilinmektedir.
- It is well known that up to the middle of the last century Japan was a feudal state.
Bir sosyete moda toplumda iyi tanınan ve sosyal faaliyetlere ve eğlenceye düşkün bir kişidir.
- A socialite is a person who is well known in fashionable society and is fond of social activities and entertainment.
Sami iyi tanınan bir avukat tuttu.
- Sami hired a well known attorney.
Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
- A healthy man does not know the value of health.
Satranç oynamayı biliyor musun?
- Do you know how to play chess?
Biliyorum, anlamak zor.
- I know it's hard to understand.
Bilmek, anlamakla aynı değildir.
- Knowing is not the same as understanding.
Seni güvende olacağın bir yere götürmek istiyorum.
- I want to get you someplace where I know you'll be safe.
O hem Japonya'da hem de Amerika'da iyi tanınmaktadır.
- She is well known both in Japan and in America.
O sadece Hindistan'da değil aynı zamanda Çin'de de iyi tanınmaktadır.
- She is not only well known in India, but is also well known in China.
Seni ne kadar görmek istediğimi bilmiyorsun.
- You don't know how bad I want to see you.
Beni görmek istemeyeceğini bilmeliydim.
- I should've known you wouldn't want to see me.
Tom, Mary'nin nerede yaşamak istediğini bilmiyordu.
- Tom didn't know where Mary wanted to live.
Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
- We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
San Fransisko, sisi ve diğer şeylerin arasında tepeleri ile ünlüdür.
- San Francisco is known for its fog and its hills among other things.
Onun adı bu kasabada herkesçe bilinmektedir.
- His name is known to everyone in this town.
Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle bilinmektedir.
- The firm is known for its high-quality products.
Mahjong oynamayı biliyor musun?
- Do you know how to play mahjong?
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.
- They don't know what difficulties Tom went through in his youth.
Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
- We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
Tom, Mary'nin yaz tatilini nerede geçirmek istediğini bilmiyordu.
- Tom didn't know where Mary wanted to spend her summer vacation.
Tom, Mary'nin yaz tatilini nerede geçirmek istediği bilmiyor.
- Tom doesn't know where Mary wants to spend her summer vacation.
Brezilya edebiyatındaki en tanınmış kitaplardan biri.
- It's one of the best known books in Brazilian literature.
O bölgede, çok iyi tanınmış bir şarap üretilir.
- A very well known wine is produced in that region.
I know your mother, but I’ve never met your father.
I won’t lend you any money. You would never pay me back; I know you.
And Adam knew Eve his wife; and she conceived, and bare Cain, and said, I have gotten a man from the LORD.
She knows chemistry better than anybody else.
Do you know that Michelle and Jack are getting divorced? ― Yes, I know.
I am glad to know you.
- I'm glad to know you.
You are old enough to know better.
- You're old enough to know better.
... the internet for as long as I've known you. ...
... that I've known his I was 18 years old. ...