O, yaşayan türlerin en güçlüsü değil, en zekisi değil fakat değişmek için en duyarlı olanıdır.
- It is not the strongest of the species that survive, not the most intelligent, but the one most responsive to change.
Ben sadece işlerin değişmek zorunda olmamasını diliyorum.
- I just wish things didn't have to change.
Ben tarihi yarın geceye değiştirmek istiyorum.
- I'd like to change the date to tomorrow night.
Tom değiştirmek için isteksiz gibi görünüyor.
- Tom seems to be unwilling to change.
İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.
- Man's skin is very sensitive to temperature changes.
Herhangi bir değişiklik var mı?
- Have there been any changes?
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
- The government must make fundamental changes.
Ben taslakda bazı değişiklikler yapmak istiyorum.
- I'd like to make some changes in the draft.
I don't have any small change on me.
- Ich habe kein Kleingeld bei mir.
Mayumi gathered her small change and bought a beach ball.
- Mayumi kratze ihr Kleingeld zusammen und kaufte sich einen Wasserball.