Kıyafet için çok para harcar.
- Er gibt viel Geld für Kleidung aus.
Her ikisi de koyu renk kıyafetler giymişti.
- Alle beide hatten dunkle Kleidung angezogen.
Mary kışkırtıcı giysiler giyiyor.
- Mary trägt provozierende Kleidung.
O giysilerini çıkarmadan suya atladı.
- Er sprang ins Wasser, ohne seine Kleidung auszuziehen.
Tom düzgün giyimlidir.
- Tom is neatly dressed.
Tom her zaman çok düzgün giyimlidir.
- Tom is always very neatly dressed.
Tom John'ınkine benzer giysiler giymişti.
- Tom was dressed in clothes similar to John's.
Tom Jill'e yeni bir giysi yaptı.
- Tom made Jill a new dress.
Bu elbiseler çok büyük.
- These dresses are too large.
O beyaz elbise sana yakışıyor.
- That white dress looks good on you.