Is she reading a book? Yes, she is.
- O bir kitap okuyor mu? Evet, o okuyor.
This is a good book, but that one is better.
- Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
He was reading a textbook on American history.
- O, Amerikan tarihine dair bir ders kitabı okuyordu.
This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything!
- Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.
There's a book, a pencil, and a sheet of paper on the table.
- Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir kağıt var.
The paperback version is cheaper.
- Karton kapaklı kitap versiyonu daha ucuz.
Were I free from work, I could read these books.
- İşim olmasa, bu kitapları okuyabilirim.
This book is one of the poet's best works.
- Bu kitap şairin en iyi çalışmalarından biridir.
This book comes in two volumes.
- Bu kitap iki cilt halinde geliyor.
The art of recognizing matsutake mushrooms became my passion, culminating in my writing a book on it.
- Matsutake mantarlarını tanıma sanatı benim tutkum oldu, bu tutku ona dair bir kitap yazmamla sonuçlandı. .
I'm now busy writing a book.
- Şimdi bir kitap yazmakla meşgulüm.
Was the book interesting?
- Kitap enteresan mıydı?
Tomorrow, I'll take the books to the library.
- Yarın kitapları kütüphaneye götüreceğim.
The manual is in Spanish only.
- El kitabı sadece İspanyolca.
This manual is only available electronically. There is no printed version.
- Bu el kitabı yalnızca elektronik olarak mevcuttur. Basılı bir versiyonu yoktur.