O grey pussycat, please don't purr. Grandpa might hear you.
- O gri kedicik, lütfen mırıldama. Büyükbabam seni duyabilir.
Can I stroke your pussy?
- Kedini okşayabilir miyim?
Only the blackest of hearts could leave that poor kitty out on the street in the cold.
- Sadece katı kalpli biri şu zavallı yavru kediyi bu soğukta sokağa terkedebilir.
The kitty is trying to hide from the rain.
- Yavru kedi yağmurdan saklanmaya çalışıyor.
O grey pussycat, please don't purr. Grandpa might hear you.
- O gri kedicik, lütfen mırıldama. Büyükbabam seni duyabilir.
I see your cat in the garden.
- Bahçede kedini görüyorum.
Is the cat on the chair or under the chair?
- Kedi, sandalyenin üstünde mi yoksa altında mı?
She just had to use her Puss-In-Boots look and I was her devoted servant.
- O sadece Çizmeli Kedi görüntüsünü kullanmak zorunda kaldı. Ben onun sadık uşağıydım.
O grey pussycat, please don't purr. Grandpa might hear you.
- O gri kedicik, lütfen mırıldama. Büyükbabam seni duyabilir.
Reporter: Did you buy her a kitten?
- Muhabir: Ona bir kedi yavrusu aldınız mı?
I named the kitten Tama.
- Kedi yavrusuna Tama adını verdim.
I'll take care of your kitten while you're gone.
- Sen gidince yavru kedine bakacağım.
The kitten wants to sleep.
- Yavru kedi uyumak istiyor.
The tomcat sunned himself.
- Erkek kedi kendini güneşlendirdi.
My tomcat has a sunburn.
- Erkek kedimin bir güneş yanığı var.
The tomcat basked in the sun.
- Erkek kedi güneşte güneşlendi.
I know a little tomcat that speaks Lithuanian.
- Ben Litvanyaca konuşan küçük bir erkek kedi biliyorum.
I don’t believe that black cats cause bad luck.
- Kara kedilerin kötü şans getirdiklerine inanmıyorum.
Do you like black cats?
- Kara kedileri sever misin?
The striped cat is playing with red yarn.
- Tekir kedi kırmızı iplikle oynuyor.
I have a tortoiseshell cat. She is so affectionate!
- Benim bir tekir kedim var. O çok sevecen.