keşfetmek

listen to the pronunciation of keşfetmek
Турецкий язык - Английский Язык
explore

The scientists used a bathysphere to explore the depths of the ocean. - Bilim adamları okyanusun derinliklerini keşfetmek için bir batisfer kullandılar.

I would really like to explore this cave. - Ben gerçekten bu mağarayı keşfetmek istiyorum.

discover

We have yet to discover an effective remedy for cancer. - Biz hâlâ kanser için etkili bir tedavi keşfetmek zorundayız.

Learning another language means discovering a new world. - Başka bir dil öğrenmek, yeni bir dünya keşfetmek demektir.

find out
find
scout
search out
hit off
to discover

We have yet to discover an effective remedy for cancer. - Biz hâlâ kanser için etkili bir tedavi keşfetmek zorundayız.

He risked his whole fortune to discover new oil fields. - Yeni petrol sahalarını keşfetmek için tüm servetini riske attı.

dig out
descry
cipher out
to discover (something new); to find out (a secret)
work out
study out
detect
expose
disclose
scry
turn up
trace
reconnoiter
devise
put one's finger on
crack
guess
discovering

Learning another language means discovering a new world. - Başka bir dil öğrenmek, yeni bir dünya keşfetmek demektir.

keşfetme
(Bilgisayar) explore

I would really like to explore this cave. - Ben gerçekten bu mağarayı keşfetmek istiyorum.

Mary has gone off to explore the mountain. - Mary dağı keşfetmeye gitti.

keşfetme
uncovering
keşfetme
scouting
keşfetme
strike
yerini keşfetmek
locate
keşfet
descry
keşfet
{f} reconnoitering
keşfet
{f} scout
keşfet
suss out
keşfet
discover

Today I discovered that there's a movie called The Russians are coming! The Russians are coming! - Bugün Ruslar geliyor! Ruslar geliyor! adında bir filmin olduğunu keşfettim.

He discovered a new star. - Yeni bir yıldız keşfetti.

keşfet
{f} scouting
keşfet
{f} exploring

Hunting, underwater diving, fishing and exploring are among his interests. - Avcılık, sualtı dalış, balıkçılık ve keşfetme onun ilgi alanları arasındadır.

He enjoys exploring remote areas. - Uzak bölgeleri keşfetmekten hoşlanır.

keşfet
explore

He hopes to explore the uninhabited island. - Issız adayı keşfetmeyi umuyor.

I would really like to explore this cave. - Ben gerçekten bu mağarayı keşfetmek istiyorum.

keşfet
reconnoiter
keşfetme
espial
keşfet
descried
keşfet
ascertain
keşfet
reconnoitre
keşfet
sussout
yeniden keşfetmek
rediscover

If it were not for books, each generation would have to rediscover for itself the truths of the past. - Kitaplar olmasaydı, her nesil kendisi için geçmişin gerçeklerini yeniden keşfetmek zorunda kalacaktı.

I'm dying to rediscover fine British cuisine. - Güzel İngiliz mutfağını yeniden keşfetmek için can atıyorum.

Турецкий язык - Турецкий язык
Var olduğu bilinmeyen bir şeyi bulmak
Var olduğu bilinmeyen bir şeyi bulmak: "İki genç kadın, birbirlerini keşfeden iki yalnız çocuk gibi memnundular."- H. E. Adıvar
(Osmanlı Dönemi) HASR
keşfetme
Keşfetmek işi
keşfetmek
Избранное