kasıtlı

listen to the pronunciation of kasıtlı
Турецкий язык - Английский Язык
intentional

His mistake was intentional. - Onun hatası kasıtlıydı.

I'm sure that wasn't intentional. - Onun kasıtlı olmadığına eminim.

purposeful
intended
deliberate, intentional
deliberately, intentionally, on purpose
designed
voluntary
studied
aforethought
prepense
wilful
designedly
meaning
deliberate, intentional, purposeful
deliberate

He deliberately kept on provoking a confrontation. - O, kasıtlı olarak bir çatışmayı provoke etmeye devam etti.

He deliberately broke the glass. - O, camı kasıtlı olarak kırdı.

felonious
willful
purposely

You purposely gave the wrong answer, didn't you? - Kasıtlı olarak yanlış cevap verdin, değil mi?

Did you do that purposely? - Onu kasıtlı olarak mı yaptın?

conscious
studious
malicious
intention

I'm sure that wasn't intentional. - Onun kasıtlı olmadığına eminim.

Yes, I did this intentionally. - Evet, bunu kasıtlı yaptım.

kasıt
{i} intention

He broke the window intentionally. - O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.

His mistake was intentional. - Onun hatası kasıtlıydı.

kasıtlı olarak
deliberately

He deliberately broke the glass. - O, camı kasıtlı olarak kırdı.

He deliberately ignored me when I passed him in the street. - Ben sokakta onu geçtiğimde o kasıtlı olarak beni görmezden geldi.

kasıtlı olarak
intentionally

You're intentionally throwing the game. - Sen kasıtlı olarak yeniliyorsun.

I'm never gonna intentionally get drunk. - Ben asla kasıtlı olarak sarhoş olmayacağım.

kasıtlı cinayet
premeditated murder
kasıtlı kandırma
wilful deceit
kasıtlı kandırma
willful deceit
kasıtlı küçük düşürücü iftira
character assassination
kasıtlı olarak
of malice prepense
kasıtlı olarak
wilfully
kasıtlı olarak
on purpose
kasıtlı olarak
with malice prepense
kasıtlı olarak
purposely

Did you do that purposely? - Onu kasıtlı olarak mı yaptın?

You purposely gave the wrong answer, didn't you? - Kasıtlı olarak yanlış cevap verdin, değil mi?

kasıtlı suç
(Kanun) intentional crime
kasıtlı yangın çıkarma
arson
kasıtlı yapma
willfulness
kasıtlı yapılan zarar
barratry
kasıt
malice
kasıt
{i} meaning
kasıt
(Pisikoloji, Ruhbilim) mens rea
kasıt
evil purpose
kasıt
purpose

I broke the vase on purpose. - Vazoyu kasıtlı olarak kırdım.

Susan broke the dish on purpose to show her anger. - Susan, öfkesini göstermek için kasıtlı olarak tabak kırdı.

kasıt
thought
kasıt
intent

Yes, I did this intentionally. - Evet, bunu kasıtlı yaptım.

Tom made this mistake intentionally. - Tom bu hatayı kasıtlı olarak yaptı.

kasıt
intention, purpose; evil purpose
kasıt
premeditation
kasıt
deliberateness
kasıt
malice aforethought
kasıt
law criminal intention, intent to harm or do wrong
kasıt
malice prepense
kasıt
purpose, design, intention
Турецкий язык - Турецкий язык
İsteyerek, bilerek yapılan, maksatlı
kasıt
Öldürme, yaralama veya zarar vermek isteme, kötü niyet
kasıt
Amaç, istek, maksat
kasıt
Amaç, istek, maksat. Öldürme, yaralama veya zarar vermek isteme, kötü niyet
kâsıt
(Osmanlı Dönemi) kast eden, isteyen
kasıtlı
Избранное