kapısını

listen to the pronunciation of kapısını
Турецкий язык - Английский Язык

Определение kapısını в Турецкий язык Английский Язык словарь

kapı
{i} door

The boy hid behind the door. - Çocuk, kapının arkasına saklandı.

I wish you would shut the door when you go out. - Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.

kapı
gateway

This pass is a gateway to India. - Bu geçiş Hindistan için bir kapıdır.

Education is a gateway to success. - Eğitim başarı için bir kapıdır.

kapı
{i} gate

He commanded me to shut the gate. - O, bana kapıyı kapatmamı emretti.

Will you take me to the gate? - Beni kapıya götürür müsün?

kapısını aşındırmak
to visit (someone) often
kapısını aşındırmak
to visit frequently, to frequent
kapısını yapmak
to lead up to
kapısını yapmak
to lead up to (a subject or request) gently
kapısını çalmak
to apply to (sb)
kapısını çalmak
1. to knock at (someone's) door. 2. to resort to, seek help from
kapı
opening

Tom tried to prevent Mary from opening the door. - Tom Mary'nin kapıyı açmasını engellemeye çalıştı.

Tom seemed to be having trouble opening the door. - Tom kapıyı açmada sorun yaşıyor gibi görünüyor.

kapı
door; gate; possibility; employment, place of employment; cause (for expenditure); (tavlada) point
kapı
(Ticaret) employment
kapı
terminal pair
kapı
terminal port
kapı
head

Tom headed out the door. - Tom kapıdan dışarıya yöneldi.

Tom quickly headed for the door. - Tom hızla kapıya yöneldi.

kapı
point

Tom snapped his fingers and pointed to the door. - Tom parmaklarını şakırdattı ve kapıyı gösterdi.

Tom pointed to the back door. - Tom arka kapıyı işaret etti.

kapı
entrance

Because the entrance was locked, we couldn't enter the house. - Giriş kapısı kilitli olduğu için biz eve giremedik.

kapı
in door
kapı
the door

Close the door, please. - Kapıyı kapatın, lütfen.

He thrust the door open and marched in. - Kapıyı iterek açtı ve içeri yürüdü.

kapı
the gate

He commanded me to shut the gate. - O, bana kapıyı kapatmamı emretti.

Two soldiers kept guard at the gate. - İki asker kapıda nöbet tuttu.

çalma elin kapısını çalarlar kapını
(Atasözü) Tit for tat
at çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak
to lock the barn door after the horse is stolen
cehennemin kapısını bekleyen üç başlı köpek
Cerberus
cennetin kapısını açmak
to be worthy of heaven (because of doing a good deed)
kapı
formerly government office
kapı
port

The researchers use the portal to enter into a different part of the universe. - Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.

I had the porter carry my luggage to my room. - Kapıcıya bagajımı odama kadar taşıttım.

kapı
portal

The researchers use the portal to enter into a different part of the universe. - Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.

kapı
backgammon a point
kapı
(Hukuk) point, gateway
kapı
entry
kapı
hatchway
kapı
portals
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kapısını в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Kapı
bab
Kapı
bap
Kapı
aan
Kapı
(Osmanlı Dönemi) BÂB
Kapı
ank
kapı
İki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olan yer
kapı
Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat: "Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı."- S. F. Abasıyanık
kapı
Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân: "Onların başvuracağı her kapıya gitmiş."- S. F. Abasıyanık
kapı
Ev gezmesi için gidilen yer
kapı
Devlet dairesi
kapı
Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı
kapı
Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân
kapı
Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat
kapı
Tavla oyununda iki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olan yer
kapı
Gidere yol açan ihtiyaç
kapı
Tavla oyununda pul dizilen yer
kapısını
Избранное