Onun bürosunu bulmak kolaydı.
- Finding his office was easy.
Sizin başarınız daha çok sizin yöneticinizin ve bürodaki diğer insanların sizi nasıl algıladığına bağlıdır.
- Your success depends a lot on how your manager and other people in the office perceive you.
Hukuk sınavını geçti ve bir hukuk bürosu kurdu.
- He passed the law examination and set up a law office.
Cincinnati'de bir hukuk bürosu açtı.
- He opened a law office in Cincinnati.
Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi.
- The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.
İşimi bitirdikten sonra bürodan ayrıldım.
- Having finished my work, I left the office.