kan kan

listen to the pronunciation of kan kan
Турецкий язык - Английский Язык

Определение kan kan в Турецкий язык Английский Язык словарь

kan kanseri
leukemia
kan kanseri
leukaemia [Brit.]
kan kanseri
leucaemia [Brit.]
kan kanseri
leukaemia
kan kaybetmek
bleed
kan basıncı
blood pressure

My blood pressure is 155 over 105. - Kan basıncım 155'e 105.

He suffered from high blood pressure. - Yüksek kan basıncından rahatsızlık çekiyor.

kan davası
vendetta

It's like a vendetta now. - O, şimdi bir kan davası gibi.

kan nakli
transfusion

Tom needs a transfusion. - Tom'un bir kan nakline ihtiyacı var.

A blood transfusion is necessary. - A kan nakli gereklidir.

kan
blood

There was blood all over the floor. - Döşemenin her tarafında kan vardı.

He has to have his blood pressure taken every day. - O, her gün kan basıncı ölçtürmek zorundadır.

kan
lineage, family
kan
blood; lineage, descent, family soy
kan bağı
blood tie
kan dolaşımının durması
stasis
kan dâvası
feud
kan ağlamak
bleed
kan bağı
blood

Have you ever donated blood? - Sen hiç kan bağışladın mı?

There is an urgent need for blood donations. - Kan bağışı için acil bir ihtiyaç var.

dikey kan
(Denizbilim) ordinate
kan davasını sürdürmek
feud
kan ter içinde
in a sweat
kan çekmek
resemble
kirli kan
(Anatomi) venous blood
mavi kan
(deyim) blue blood
taze kan
fresh blood
kan
haemo [Brit.]
ak kan yangısı
inflammation of the blood flow
akacak kan damarda durmaz
(Atasözü) You can´t escape fate
akacak kan damarda durmaz
(Atasözü) There is no way out, future misfortune is inevitable
akacak kan damarda durmaz
will flow in blood vessels do not stop
kan akıtma
Blood Stream
kan aldırmak
pay attention to blood
kan alma
(Tıp, İlaç) Phlebotomy
kan alma
(Tıp, İlaç) drawing blood
kan almak
(Tıp, İlaç) draw blood
kan bağı
blood tie, consanguinity
kan bağı
proximity of blood
kan bağı
blood relation
kan beynine sıçramak
(deyim) become very angry
kan doku
blood tissue
kan dökme
bloodshed

I just don't want there to be any bloodshed. - Sadece herhangi bir kan dökme olmasını istemiyorum.

I didn't expect more bloodshed. - Daha fazla kan dökmek istemedim.

kan emmek
sucking blood

vampirler kan emer.

kan gazı
(Tıp, İlaç) Any of the gases that become dissolved in blood plasma
kan gazı
(Tıp, İlaç) Blood gas
kan gazı
(Tıp, İlaç) An analysis of the dissolved gases in blood plasma, including oxygen, nitrogen, and carbon dioxide
kan kardeşi
Blood brother, swore brother

Göderce muhtarının kızıyla kan kardeşi olduk, dedi.- N. Cumalı.

kan nakli
blood transfusion
kan parası
blood money
kan revan içinde
covered with blood
kan revan içinde
bleeding profusely
kan vermek
(Tıp, İlaç) give blood
kan örneği
blood samples
kan örneği
blood sample
kan şekeri
Blood sugar
kırmızı kan hücresi
(Tıp, İlaç) Erythrocyte
kan alma
depletion
kan boşalmak
to hemorrhage
kan damarlarına ait
hemal
kan kaybetme
losing blood
kan vermek
transfuse
kan zehirlenmesi
pyemia
kan çıkacak
blood will out
kankan
cancan
tokluk kan şekeri
(Denizbilim) postprandial bloos sugar
Английский Язык - Английский Язык

Определение kan kan в Английский Язык Английский Язык словарь

D. Kan.
United States District Court for the District of Kansas, as used in case citations
kan
To know; to ken
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kan kan в Турецкий язык Турецкий язык словарь

kan kanseri
Kanda akyuvarların olağanüstü çoğalmasıyla beliren bir hastalık, lösemi
Küçük kan dolaşımı
Küçük kan dolaşımı, kalbin sağ karıncık kısmından çıkan kirli kanın akciğer toplar damarını izleyerek akciğere gelmesi ve akciğerlerde temizlenmesi sonucunda kalbin sol kulakçık bölümüne dökülmesi olayına denir
akacak kan damarda durmaz
(Atasözü) Herhangi bir zarar karşısında bunun kaçınılmaz olduğunu anlatarak avundurmak için söylenen bir söz
kan alacak damarı bilmek
(deyim) nereden veya kimden çıkar sağlanabileceğini bilmek
kan beynine sıçramak
(deyim) Çok öfkelenmek, gözünü kan bürümek
kan doku
(Biyoloji) Kan doku, kırmızı kan hücreleri ve beyaz kan hücrelerini ve kanın hücresel olmayan sıvı kısmını içine alır. Bu sıvıya plazma denir. Bazen bu doku bağ doku içinde de sınıflandırılır çünkü benzer hücrelerden köken alır
kan ter içinde kalmak
(deyim) Yaptığı iş nedeniyle çok yorulmak ve ter içinde kalmak
KÂN
(Osmanlı Dönemi) Kuyu. Kaynak
kan
Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı
kan
Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı: "Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı."- Ö. Seyfettin
kan nakli
Kan aktarımı
kan serumu
Kanın çökmesinden sonra üstünde kalan sıvı kısmı
kankan
Kadınların oynadığı hareketli bir Fransız dansı
Английский Язык - Турецкий язык

Определение kan kan в Английский Язык Турецкий язык словарь

kan değerleri
rbc
kırmızı kan hücresi
red blood cell