Their loud laughter betrayed their presence.
Archly the maiden smiled, and with eyes overrunning with laughter - Henry Wadsworth Longfellow.
Laughter is the best medicine.
- Kahkaha en iyi ilaçtır.
Hearing the joke, he burst into laughter.
- Fıkrayı duyduğunda, kahkahaya boğuldu.
The demon grabbed my sister and, with howling laughter, cast her into a bottomless pit.
- Şeytan kız kardeşimi yakaladı ve, muazzam bir kahkahayla, onu dipsiz bir çukura fırlattı.
I couldn't help laughing out.
- Kahkahayla gülmek elimde değildi.