İlk defa Japonya'ya geldim.
- Je suis venu au Japon pour la première fois.
Japonya'nın dünyanın en zengin ülkesi olduğu söyleniyor.
- On dit que le Japon est le pays le plus riche du monde.
Japonya yabancı ülkelere çokça araba ihraç ediyor.
- Le Japon exporte beaucoup de voitures à l'étranger.
Japonya'nın dünyanın en zengin ülkesi olduğu söyleniyor.
- On dit que le Japon est le pays le plus riche du monde.
Keşke Japonya'ya gidebilsem.
- Ojalá pudiera ir a Japón.
Japonya'da ne kadar kalacaksın?
- ¿Cuánto tiempo te quedarás en Japón?
Mt. Fuji is the highest mountain in Japan.
- El Monte Fuji es la montaña más alta de Japón.
The new nation is under the economic influence of Japan.
- Ese nuevo país está bajo la influencia económica de Japón.
I wish I could go to Japan.
- J'aimerais bien pouvoir aller au Japon.
A Japanese would never do such a thing.
- Un Japonais ne ferait jamais une telle chose.
I don't speak Japanese.
- Japonca konuşamıyorum.
I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
I'm allergic to Panulirus japonicus.
- Benim Panulirus japonicus'a alerjim var.
Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
- Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
Do you speak Japanese?
- Japonca konuşabiliyor musun?
I think the Thai food at this place is seasoned so Japanese will like it.
- Sanırım buradaki Tay yiyeceklerine baharat katılır bu yüzden Japonlar ondan hoşlanacaklar.
The Japanese destroyed Pearl Harbor.
- Japonlar Pearl Harbor'ı tahrip etti.