izin vermemek

listen to the pronunciation of izin vermemek
Турецкий язык - Английский Язык
have none of
refuse
not to let

I guess our job is not to let that happen. - Sanırım bizim işimiz onun olmasına izin vermemek.

We'll always have to be careful not to let this happen again. - Bunun tekrar olmasına izin vermemek için her zaman dikkatli olmalıyız.

bar
{f} disallow
izin ver
(Bilgisayar) allow

Allow me to introduce Mayuko to you. - Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.

Talking in the library is not allowed. - Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.

izin ver
(Bilgisayar) allow cookie
izin ver
(Bilgisayar) permit only
izin vermeme
bar
izin ver
let

You can drink water, but you can also let it walk. - Su içebilirsin fakat aynı zamanda da onun yürümesine izin verebilirsin.

Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through. - Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.

izin ver
make allowances for
izin ver
allow to be
izin ver
made allowances for
izin ver
{f} permitted

It was not permitted that the inhabitants trespass in the area. - Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.

The teacher permitted the boy to go home. - Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.

izin ver
{f} permitting

I will come, weather permitting. - Hava izin verirse, gelirim.

izin ver
allow to
izin ver
{f} allowed

You are not allowed to violate the rules. - Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.

Talking in the library is not allowed. - Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.

izin ver
{f} consent

If I'd known that it would come to this, I would have never consented. - İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.

His mother will not consent to his going there alone. - Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.

izin ver
{f} permit

They were not permitted to cross into Canada. - Onların Kanada'ya geçmeleri için izin verilmedi.

It was not permitted that the inhabitants trespass in the area. - Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.

izin ver
let&
izin vermeme
to not allow
izin ver
allowto
izin ver
countenance
izin vermeme
disallowance
izin vermemek
Избранное