Tom'dan ilk önce nefret ettim.
- I hated Tom at first.
İlk önce öğretmen olduğunu sanmıştım ama değilmiş.
- At first, I thought he was a teacher, but he wasn't.
İlk olarak, onlar ona inanmadılar.
- At first, they didn't believe him.
İlk olarak, her şey zor görünüyordu.
- At first, everything seemed difficult.
Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.
- At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.
Önceleri iş, Tom'a iyi göründü fakat daha sonra iş yorucu oldu.
- At first the job looked good to Tom, but later it became tiresome.
Videonun başında birkaç feragatname vardı.
- There were multiple disclaimers at the start of the video.
Her hafta başında, ben hem yorgunum hem de mutluyum.
- At the start of every weekend, I am both tired and happy.
İlk zamanlar şüpheciydim.
- I was skeptical at first.
İlk zamanlar bunu yapmaktan hoşlanmadım.
- I didn't like doing this at first.
Başlangıçta, onun senin erkek kardeşin olduğunu sandım.
- At first, I thought he was your brother.
Başlangıçta stajyerler bu şirkette sakardılar.
- At first, the trainees were awkward in his company.