Sizinle tamamen aynı fikirdeyim.
- Ich bin völlig Ihrer Meinung.
Onların konuşmaları devam etti.
- Their conversation went on.
Onların erkek çocuğunun adı John.
- Their son's name is John.
Bazıları arkadaşlarını karşılamak için geldiler ve diğerleri onlarınkini yolcu etmek için.
- Some have come to meet their friends and others to see theirs off.
O bavul onlarınki değil.
- That suitcase isn't theirs.
Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
- We compared his work with hers.
Benim kitaplarım Rumence, onunkiler ise İngilizce.
- My books are in Romanian; hers are in English.
Bu ürünler onlarınkinden daha üstün.
- These products are superior to theirs.
O bavul onlarınki değil.
- That suitcase isn't theirs.
Bu onun tişörtü. O tişört de onunkidir.
- This is her T-shirt. That T-shirt is hers, too.
Benim kitaplarım Rumence, onunkiler ise İngilizce.
- My books are in Romanian; hers are in English.
Bir polis, kızlara arabanın onlara ait olup olmadığını sordu.
- A policeman asked the girls if the car was theirs.
Bu kitap onlara ait.Bu onlarınki.
- This book belongs to them. It's theirs.
Anna married without the knowledge of her parents.
- Anna heiratete ohne das Wissen ihrer Eltern.
She was in the hospital for six weeks because of her illness.
- Sie lag wegen ihrer Krankheit 6 Wochen im Krankenhaus.