ihr , ihre

listen to the pronunciation of ihr , ihre
Английский Язык - Турецкий язык

Определение ihr , ihre в Английский Язык Турецкий язык словарь

her
ona

Muhabir: Ona bir kedi yavrusu aldınız mı? - Reporter: Did you buy her a kitten?

O, ona nerede yaşadığını sordu. - He asked her where she lived.

her
kendine

O kendi kendine mırıldanıyor. - She is muttering to herself.

Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi. - The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.

her
onu

Onu Kaliforniya'ya gönderiyorum. - I'm sending her to California.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - She promised to meet her at the coffee shop.

her
dişil onun
her
onun

Onun elleri buz kadar soğuktu. - Her hands were as cold as ice.

Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum. - I don't know anything about her family.

her
{z} dişil onu; ona; ondan; onun: He loves her. Onu seviyor. He looked at her. Ona baktı. They hated her. Ondan nefret ettiler. It pleased
her
kendisi

Yeni bir araba satın alması için babasına baskı yaptığında Catherine'nin bir art niyeti vardı; O, arabayı kendisinin sürebileceğini umuyordu. - Catherine had an ulterior motive when she urged her father to buy a new car. She hoped that she'd be able to drive it herself.

Ben, o kızın kendisine yeni bir görünüm vermek için saçını kestiğini düşünüyorum. - I think that girl cut her hair to give herself a new look.

her
ondan

Seni ondan daha çok seviyorum. - I love you more than her.

Herkes ondan iyi şekilde bahseder. - Everybody speaks well of her.

her
dişil onu
their
onların

Onların ana dili Fransızca. - French is their mother tongue.

Yağmur nedeniyle onların gezisi ertelendi. - Their trip has been cancelled due to rain.

theirs
onların

Sizin takımınız çok iyi fakat onlarınki en iyi. - Your team is very good, but theirs is the best.

O bavul onlarınki değil. - That suitcase isn't theirs.

her
(dişil) onu
her
o
theirs
onlarınki

Bazıları arkadaşlarını karşılamak için geldiler ve diğerleri onlarınkini yolcu etmek için. - Some have come to meet their friends and others to see theirs off.

Bu ürünler onlarınkinden daha üstün. - These products are superior to theirs.

theirs
onlara

Bu kitap onlara ait.Bu onlarınki. - This book belongs to them. It's theirs.

Bir polis, kızlara arabanın onlara ait olup olmadığını sordu. - A policeman asked the girls if the car was theirs.