This water is safe to drink.
- Bu su içmek için güvenli.
We have to stop him from drinking any more.
- Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
Do you want to have a drink with us?
- Bizimle içki içmek ister misin?
Tom asked me if I wanted to have a drink.
- Tom bana içmek isteyip istemediğimi sordu.
It's not OK to smoke here.
- Burada sigara içmek yasaktır.
Tom hasn't smoked since he was old enough to legally smoke.
- Tom yasal olarak sigara içmek için yeterince büyüdüğünden beri sigara içmedi.
We'd like to have some wine.
- Biz biraz şarap içmek istiyoruz.
I would like to have some water.
- Biraz su içmek istiyorum.
I don't want to drink too much coffee.
- Çok fazla kahve içmek istemiyorum.
Have you had anything to drink tonight?
- Bu gece içmek için bir şey aldın mı?
Drinking much is dangerous.
- Çok fazla içmek tehlikelidir.
Drink water only when you are thirsty; drinking 8 glasses a day is only a myth.
- Sadece susadığında su iç; bir günde 8 bardak içmek efsanedir.
Booze is the answer, but now I can't remember the question.
- İçki içmek cevaptır ama şimdi soruyu hatırlayamıyorum.
Absorbing information on the internet is like drinking water from a fire hydrant.
- İnternette bilgi çekmek yangın musluğundan su içmek gibidir.
You've done a wonderful job on the interior decoration.
- İç dekorasyon üzerine harika bir iş yaptın.
He made over the interior of his house.
- O, evinin içini yeniletti.
Would domestic peace be plunged into jeopardy?
- İç barış tehlikeye girer mi?
Do you have a cheap flight ticket on a domestic line?
- İç hatlarda ucuz bir uçak biletiniz var mı?
Music is inner life, and he will never suffer loneliness who has inner life.
- Müzik iç yaşamdır. İç yaşamı olan asla yalnızlık çekmeyecek.
There's a button on the inner side of the door.
- Kapının iç tarafında bir buton var.
That politician is well versed in internal and external conditions.
- O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
Tom is bleeding internally.
- Tom'un iç kanaması var.
Someone pushed me inside.
- Biri beni içeri itti.
Outside of a dog, a book is man's best friend. Inside of a dog, it's too dark to read.
- Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.
The doctor used X-rays to examine my stomach.
- Doktor midemi incelemek için X-ışınları kullandı.
The stomach is one of the internal organs.
- Mide iç organlardan birisidir.
Keep the kids indoors.
- Çocukları içeride tutun.
Catherine stayed indoors because it was raining.
- Yağmur yağdığı için Catherine içerde kaldı.
If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.
- Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.
He drank a great swig from the bottle.
- O, şişeden büyük bir yudum içti.
She will be back within a week.
- O bir hafta içinde geri dönecek.
The school is within walking distance of my house.
- Okul evimin yürüme mesafesi içerisindedir.
We have to measure your intraocular pressure. Please open both eyes wide and look fixedly at this object here.
- Göz merceğiniz içindeki baskıyı ölçmeliyiz. Lütfen iki gözünüzü genişçe açın ve sabit bir şekilde buradaki bu objeye bakın.
Do you have alcohol-free drinks?
- Alkolsüz içecekleriniz var mı ?
He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
Drinking much is dangerous.
- Çok fazla içmek tehlikelidir.
We have to stop him from drinking any more.
- Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
John drank many bottles of wine.
- John birçok şişe şarap içti.
To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
- Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
You must go outside if you want to smoke.
- Sigara içmek istiyorsan, dışarı çıkmalısın.
It is not good for the health to smoke too much.
- Çok fazla sigara içmek sağlık için iyi değil.
We have become an intolerant, inward-looking society.
- Biz hoşgörüsüz, içe dönük bir toplum olduk.
You need to look inward.
- İçeriye bakman gerek.
Tom doesn't have the guts to do that.
- Tom'un onu yapmak için cesareti yok.
No one seems to have the guts to do that anymore.
- Artık hiç kimsenin onu yapmak için cesareti var gibi görünmüyor.
The civil war in Greece ended.
- Yunanistan'da iç savaş sona erdi.
There was a danger of civil war.
- Bir iç savaş tehlikesi vardı.
Tom grabbed his mug and walked into the kitchen to get a refill.
- Tom kupasını aldı ve yeniden doldurmak için mutfağa gitti.
Tom held his cup out for Mary to refill it.
- Tom Mary'nin onu yeniden doldurması için kupasını uzattı.
Virtual memory is a memory management technique developed for multitasking kernels.
- Sanal bellek çoklu görev çekirdekleri için geliştirilmiş bir bellek yönetim tekniğidir.
Smoking can cause breast cancer.
- Sigara içmek meme kanserine neden olabilir.
I'd like to have a test for breast cancer.
- Göğüs kanseri için bir test yaptırmak istiyorum.
Helium is the second simplest atom. It consists of a nucleus containing 2 protons and two neutrons. Around the nucleus orbits 2 electrons.
- Helium ikinci en basit atomdur. O, iki proton ve iki nötron içeren bir çekirdekten oluşur. Çekirdek etrafında 2 elektron döner.
If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.
- Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.
Drinking on an empty stomach is bad for your health.
- Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.
We have to stop him from drinking any more.
- Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
Absorbing information on the internet is like drinking water from a fire hydrant.
- İnternette bilgi çekmek yangın musluğundan su içmek gibidir.
I had to sip the coffee because it was too hot.
- Kahveyi yudum yudum içmek zorunda kaldım, çünkü çok sıcaktı.
I'd like to have a glass of wine.
- Bir bardak şarap içmek istiyorum.
Europeans like to drink wine.
- Avrupalılar şarap içmek isterler.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
Lütfen muhtevayı gözden geçiriniz ve herhangi bir mütenasip geri bildirimi veriniz.
- Lütfen içeriği gözden geçiriniz ve herhangi uygun bir geri bildirim veriniz.