hinnehmend

listen to the pronunciation of hinnehmend
Английский Язык - Турецкий язык

Определение hinnehmend в Английский Язык Турецкий язык словарь

standing
(Ticaret) devamlılık
having
{i} sahip olma

Yapacak çok şeye sahip olmayı severim. - I like having plenty to do.

İstemek sahip olmakla aynı değildir. - Not wanting is the same as having.

having
{f} sahip ol

Tom yeterli paraya sahip olmamaktan hoşlanmıyordu. - Tom didn't like not having enough money.

İyi bir sağlığa sahip olduğum için, kendimi şanslı sayıyorum. - I count myself lucky in having good health.

standing
geçerlilik
standing
devam

O yol boyunca ayakta durmaya devam etti. - He kept standing all the way.

Yapabildiğim bütün şey ayakta durmaya devam etmekti. - It was all I could do to keep standing.

standing
süreklilik
standing
devamlı
having
sahip olarak

1950'lerde, Finler dünyadaki en az sağlıklı diyetlerden birine sahip olarak belirtildiler. - In the 1950's, the Finns were cited as having one of the least healthy diets in the world.

Bir kelime başka dilden ödünç alındığı zaman, sık sık aynı anlama sahip olarak başlar; ancak her iki dilde de sürekli kullanımı ile, şimdi ayrı kelimeler farklı çağrışımları artırabilir. - When a word is borrowed from another language, it frequently begins by having the same meaning; but with continued use in both languages, the now separate words may accrete disparate connotations.

having
-li
having
li
having
sahip olan
standing
süreklilik/mevki
standing
{i} mevki
standing
{i} yer

Tom Mary'nin durduğu yeri gösterdi. - Tom pointed to where Mary was standing.

Sandalyemiz yok. Ayakta dururken yer misin? - We're out of chairs. Would you mind eating while standing up?

standing
{s} sürekli
standing
sürekli/durgun/duran
standing
{i} geçmiş
standing
{s} her zaman geçerli olan
standing
{s} durgun
Немецкий Язык - Английский Язык
not minding
accepting
having
standing
putting up with
putting up
taking
gelassen hinnehmend
taking calmly
gelassen hinnehmend
taking with composure