I have to prepare for the test in English.
 - İngilizce test için hazırlanmak zorundayım.
The cook prepares different dishes every day.
 - Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.
Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams.
 - Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.
He was in charge of preparing a magazine for publication.
 - O yayınlama için bir dergi hazırlanmasında sorumlu oldu.
He has drawn up a will.
 - O, bir vasiyetname hazırladı.
Tom prepared dinner by himself.
 - Tom akşam yemeğini kendisi hazırladı.
She prepared the meal in a very short time.
 - O, çok kısa bir sürede yemeği hazırladı.