hard drugs are very strong illegal drugs such as heroin or cocaine. soft

listen to the pronunciation of hard drugs are very strong illegal drugs such as heroin or cocaine. soft
Английский Язык - Турецкий язык

Определение hard drugs are very strong illegal drugs such as heroin or cocaine. soft в Английский Язык Турецкий язык словарь

hard
{s} çetin

Tom bizim en çetin işçilerimizden biridir. - Tom is one of our hardest workers.

Tom her zaman iş başında çetin. - Tom is always hard at work.

hard
{s} katı

O, yumurtalarını katı haşlanmış seviyor. - She likes her eggs hard-boiled.

Tom Mary'ye karşı katıydı. - Tom was hard on Mary.

hard
{s} zor

Yabancı dil öğrenmek zordur. - It's hard to learn a foreign language.

Seni anlamak gerçekten çok zor. - Understanding you is really very hard.

hard
büyük bir gayretle
hard
aşırı ölçüde
hard
güçlükle

Bazı yıldızlar çıplak gözle güçlükle görülebilmektedir. - Some stars are hardly visible to the naked eye.

Tom Mary'yi görmek için güçlükle bekleyebiliyordu. - Tom could hardly wait to see Mary.

hard
tıkız
hard
acımasız

Kader bana acımasız bir ders verdi. - Fate taught me a hard lesson.

O acımasız öğretmenin bugün bize zor bir test vereceğinden oldukça eminim. - I'm pretty sure that that mean teacher will give us a hard test today.

hard
çok miktarda
hard
zalim
hard
çok

İngilizce çok zor, değil mi? - English is pretty hard, isn't it?

Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder. - Praise stimulates students to work hard.

hard
büyük gayretle
hard
merhametsiz
hard
{s} güç, zor, çetin
hard
{s} şiddetli, sert; çok
hard
büyük

O, kimsenin hayal edemeyeceği en büyük sıkıntıya katlandı. - He put up with the greatest hardship that no one could imagine.

O, büyük ailesini geçindirmek için sıkı çalışıyor. - He works hard to support his large family.

hard
{s} şiddetli

Şiddetli yağmur yağmaya başladı. - It began raining hard.

Bu gece şiddetli yağmur yağıyor. - It's raining hard tonight.

hard
zorla

Hayat bu günlerde zorlaşıyor. - Life is getting hard these days.

Biz çok çalışmak için zorlandık. - We were forced to work hard.

hard
yakın

Tom'un neredeyse hiç yakın arkadaşı yok. - Tom has hardly any close friends.

Neredeyse hiç kimse bu hayvanı yakından görmedi. - Hardly anyone has seen this animal up close.

hard
{s} ağır

Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır. - My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.

Onun köpeği ağır duyar. - His dog is hard of hearing.

Английский Язык - Английский Язык
hard
hard drugs are very strong illegal drugs such as heroin or cocaine. soft

    Расстановка переносов

    hard drugs are ve·ry strong il·le·gal drugs such as her·o·in or cocaine. soft

    Произношение

Избранное