hücreleri

listen to the pronunciation of hücreleri
Турецкий язык - Английский Язык

Определение hücreleri в Турецкий язык Английский Язык словарь

hücre
cell

A nerve cell responds to a slight stimulus. - Bir sinir hücresi hafif bir uyarıcıya yanıt verir.

As people get older, their brain cells become less efficient. - İnsanlar yaşlanırken, beyin hücreleri daha az verimli olur.

hücreleri gardiyana baklan dairevi hapishane
panopticon
Hücre
(Tıp) cyton
hücre
niche
germ hücreleri
(Tıp) germ cells
hücre
cubbyhole
hücre
pocket
hücre
compartment
hücre
(Gıda) germ
mast hücreleri
(Biyoloji,Tıp) mast cells
tablo hücreleri
(Bilgisayar) table cells
hücre
cadre
hücre
jail cell
hücre
cellular
hücre
cell " göze; alcove, niche
hücre
cubicle

I want to go back to my cubicle. - Ben hücreme geri dönmek istiyorum.

I became a retiree after working for forty-five years in a cubicle. - Kırk beş yıl boyunca bir hücrede çalıştıktan sonra emekli oldum.

hücre
cell (of a clandestine organization)
hücre
hole

During his detention, Tom spent several months in the hole. - Tutukluluğu sırasında Tom hücrede birkaç ay geçirdi.

hücre
alcove, niche
hücre
cell; room, chamber
hücre
biol. cell
hücre
cabin
hücre
loculus
hücre
clink
hücre
calaboose
hücre
corpuscle
kemik iliği hücreleri
(Tıp) bone marrow cells
pıhtı hücreleri
(Tıp) platelets
sepet hücreleri
(Tıp) basket cells
sinir hücreleri yığını
nucleus
ölüm hücreleri
death row

Tom is one of more than 3,000 inmates on death row. - Tom ölüm hücrelerindeki 3.000'den daha fazla mahkumdan biri.

ölüm hücreleri
death house
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение hücreleri в Турецкий язык Турецкий язык словарь

hücre
İnce bir zar içindeki protoplazma ve çekirdekten oluşmuş, bir organizmanın yapı ve görev bakımlarından en küçük birliği, göze
HÜCRE
(Osmanlı Dönemi) Duvar çevrilmiş yer
HÜCRE
(Osmanlı Dönemi) (C.: Hucer-Hucerât) Deve ağılı
Hücre
göze
Hücre
(Osmanlı Dönemi) SAVMAA
Hücre
(Osmanlı Dönemi) PERVAZ
hücre
Küçük oda
hücre
Tutukluların veya hükümlülerin yalnız olarak kapatıldıkları küçük oda: "Sonunda hücresine götürdüler de boylu boyunca uzanabildi."- S. F. Abasıyanık
hücre
Küçük oda: "Üzerine ot bir yatakla bir battaniye atılmış, demir bir somyadan başka içinde bir şey olmayan çıplak bir hücrede bulunduğunu anladı."- A. İlhan
hücre
Siyasi bir inançla gizli olarak çalışan bir örgütün genellikle aynı yerde çalışanlarının oluşturduğu topluluk
hücre
Tutukluların veya hükümlülerin yalnız olarak kapatıldıkları küçük oda